Parayla bir şekilde ilişkisi olan herkes finansal okuryazardır

Çaycuma (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 24.01.2025 - 08:48, Güncelleme: 24.01.2025 - 08:48 490 kez okundu.
 

Parayla bir şekilde ilişkisi olan herkes finansal okuryazardır

Parayla bir şekilde ilişkisi olan herkes finansal okuryazardır

Parayla bir şekilde ilişkisi olan herkes finansal okuryazardır Çaycuma Belediyesinin düzenlediği seminerde konuşan FODER Başkanı Zekeriya Öztürk: “Finansal okuryazarlık aslında çok üst düzey bir şey değil, parayla bir şekilde ilişkisi olan herkes aynı zamanda bir finansal okuryazar. ‘Para harcamayı biliyor musunuz, kaynaklarınızı doğru kullanacak kararları verebiliyor musunuz, para biriktiriyor musunuz’ gibi sorulara cevap veriyorsanız finansal okuryazarsınız.” Çaycuma Belediyesi tarafından Finansal Okuryazarlık ve Erişilebilirlik Derneği (FODER) Başkanı Zekeriya Öztürk ile yapılan “Finansal Okuryazarlık” semineri, Çaycuma Belediyesi Çarşamba Salonu’nda yapıldı. Semineri Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’nın yanı sıra Çaycuma Kent Konseyi Başkanı İsmail İnam, bazı Belediye ve İl Genel Meclisi Üyeleri, belediye personeli ve ilgili bir dinleyici topluluğu katıldı. FİNANSAL OKURYAZARLIK KADAR FİNANS KAYNAKLARINA ERİŞMEK DE ÖNEMLİ Konuşmasına başkanı olduğu FODER’in tanıtımını yaparak Başlayan Zekeriya Öztürk, 2002 yılında kurdukları derneğin birçok kesimle eğitim verdiğini söyledi. “Gönüllülük esasına göre çalışan derneğimizde hepimiz karşılıksız olarak görev yapıyoruz, hiçbir şekilde ücret almıyoruz. Dünyada ve ülkemizde önemli bulduğumuz finansal okuryazarlığı anlatmak için üniversitelere gidiyoruz, çiftçilere ulaşıyoruz. Çeşitli projelerle ilgilisine ulaşmaya çalışıyoruz. Çocuklara finansal okuryazarlık öğretmeye çalışıyoruz. Onlara pedagoglardan da destek alarak ‘para biriktirme’, ‘paranın zaman değeri’ gibi konuları anlatmaya çalışıyoruz. Ev kadınlarına yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Finansal okuryazarlık aslında çok üst düzey bir şey değil, parayla bir şekilde ilişkisi olan herkes aynı zamanda bir finansal okuryazar. ‘Para harcamayı biliyor musunuz, kaynaklarınızı doğru kullanacak kararları verebiliyor musunuz, para biriktiriyor musunuz’ gibi sorulara cevap veriyorsanız finansal okuryazarsınız. Derneğimizin adında ‘erişilebilirlik’ de var. Finansal okuryazar olmak yetmiyor, bir de finans kaynaklarına erişebiliyor musunuz, bu da önemli.” dedi. MAAŞINDAN ÖNCE BİR MİKTAR BİR KENARA AYIR, SONRA KALANI NASIL DAĞITABİLECEĞİNİ DÜŞÜN Finansal okuryazarlığın bilgi, tutum ve davranış olmak üzere üç bacaklı bir masa şeklinde düşünebileceğini söyleyen Öztürk, sürecin, para kazanma ve kullanımı hakkında bilgi edinme, bu bilgiyi değerlendirme, bu doğrultuda etkili karar verme yetkinliğine ulaşma gibi aşamalarından da söz etti. Finansal erişiminse aile halkı ve şirketlerin, kredi kullanımı, sigorta ödeme işlemleri gibi finansal ürün ve hizmetlere yeterli düzeyde ve uygun şartlarda ulaşabilmesiyle bunları kullanabilmesine karşılık geldiğini söyleyen Öztürk, ailelerde bütçe yapmanın önemine de değindi. Finansal planlama ve bütçenin yanı sıra, tasarruflu davranma, düzenli birikim yapma, yatırımlara ilişkin doğru karar verme ve sabırlı olmanın da çok önemli olduğunu söyleyen Öztürk, “Biz davranışsal olarak şöyle bir şey öneriyoruz: ‘Harcamaları yaptıktan sonra artanı tasarruf yapıyorum’ sözüne itiraz ediyoruz. ‘Önce bir miktar bir kenara ayır, sonra kalanı nasıl dağıtabileceğini düşün’ diyoruz. Gelirin yüzde onunu bir kenara ayır, geri kalan yüzde altmışını ihtiyaçlarına, yüzde otuzunu da isteklerine harca. İdeal, doğru ve sağlıklı bütçe kullanımı bu şekilde olmalıdır.” dedi. İHTİYAÇLAR DOĞRU ANALİZ EDİLMELİ, GEREKSİZ HARCAMALARDAN, AŞIRI LÜKSTEN KAÇINILMALIDIR İyi borç, kötü borç konusuna da değinen Öztürk, konuşmasında, “İyi borç, genellikle uzun vadede finansal büyüme sağlayan, değer kazandıran ya da gelir getiren yatırımlar için alınan borçlardır. Yani ‘iyi borç’, borçlanan kişinin zamanla bu borcu ödeyebileceği ve üzerine kâr elde edebileceği borçlardır. Kötü borç genellikle kısa vadeli, düşük getiri sağlayan şeyler için alınan borçlardır. Kişi bu borcu ödemek için ek gelir elde etmeye çalışırken daha fazla finansal yük altına girebilir. İhtiyaçları doğru belirlemeli, gereksiz harcamalardan, aşırı lüksten kaçınılmalıdır. Yoksa altıdan kalkılmayacak bir tablo ile karşı karşıya kalınabilir.” şeklinde ifadeler de kullandı. ENFLASYONA KARŞI KOYMAK İÇİN BİRİKİMİ YATIRMA YÖNLENDİRMEK GEREKİR Konuşmasında enflasyon ve faiz konusuna da yer veren Öztürk, “Diyelim ki ben bin kişi çalıştıran bir fabrika sahibiyim. Talebi de karşılamak için yatırım yapmam, kapasite artırmam lazım. Bunun için de üç yıllık bir zamana ihtiyacım var. Çalışan sayım iki bine ulaşacak, ihracatım artacak. Yapacağım yatırımın karşılığını ancak üç yıl sonra alabileceğim. Burada kullanacağım krediyi doğru seçmem lazım. Uzun vadeli kredi yatırımcıyı, kısa vadeli kredi tüketiciyi ilgilendirir. Bunda da en belirleyici olan enflasyondur. Enflasyon tasarruf sahiplerinin birikimlerinin alım gücünü düşürür. Enflasyona karşı koymak için birikimi yatırma yönlendirmek gerekir. Birikimi enflasyondan korumak için reel getiri hesabı yapılmalıdır. Esas olan birikimlerin alım gücüdür. Bunun korunması önemlidir. Finansal okuryazarlık açısından bilinmesi gereken şey şudur: Getirisi olan şey değerlenir. Türk Lirası ayda yüzde dört kazanıyor, enflasyon ikide kalırsa, lira değerlenir. Burada güven de önemlidir. Yatırımcı liradan kazandığını anlayıp, enflasyonun düşeceğine inanır, Merkez Bankası’nın bu konuda bu kez ciddi olduğu düşüncesine sahip olursa, dövizden çıkar. Bu inanç kaybolursa, tutum hemen değişir, liraya giden yatırımcı hemen dövize yönelir. Bu inancın kaybolmamasını diliyorum.” diyerek açıklamalarını sürdürdü. BORÇLA, BAŞKASININ PARASIYLA ASLA YATIRIM YAPMAYIN Konuşmasının son bölümünde, günümüzde mevduat hesabı, hisse senetleri, yatırım fonları, döviz, tahvil, borsa, BES (Bireysel Emeklilik Sistemi), Altın, Euroband, VİOP (Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası), gayrimenkul, kripto para, foreks emtia gibi yatırım ürünlerinin kullanıldığını da dile getiren Öztürk, “Yatırım yaparken en dikkat edilmesi gereken şey basit plan yapıp risklerin yayılmasıdır. ‘Tek bir yatırım yaptım, ben buradan çok para kazanacağım’ yaklaşımı doğru değildir. Aşırı risk asla alınmamalıdır. Yatırım işinde sarı kart görülebilir ama asla kırmız kart görülmemelidir. Borçla, başkasının parasıyla asla yatırım yapmayın, kaldıraçlı işlem yapmayın, borçla spekülasyona girmeyin. Kısa vadeli tahmin ve söylentilere asla kulak asmayın. Şundan emin olun o tüyo, size gelinceye kadar kırk kapı gezer, ayrıca doğru da olmayabilir. Sosyal medyada, orada burada bir takım ünlülerin ismini de kullanarak vatandaşları kandırmaya çalışan güya yatırım uzmanları var, onlara kanmayın. SPK’nin denetlediği, itibarlı aracı ya da kurumların uzmanlığına güvenin. Onların fonlarına yönelin.” diyerek sözlerini tamamladı.  
Parayla bir şekilde ilişkisi olan herkes finansal okuryazardır


Parayla bir şekilde ilişkisi olan herkes finansal okuryazardır
Çaycuma Belediyesinin düzenlediği seminerde konuşan FODER Başkanı Zekeriya Öztürk: “Finansal okuryazarlık aslında çok üst düzey bir şey değil, parayla bir şekilde ilişkisi olan herkes aynı zamanda bir finansal okuryazar. ‘Para harcamayı biliyor musunuz, kaynaklarınızı doğru kullanacak kararları verebiliyor musunuz, para biriktiriyor musunuz’ gibi sorulara cevap veriyorsanız finansal okuryazarsınız.”
Çaycuma Belediyesi tarafından Finansal Okuryazarlık ve Erişilebilirlik Derneği (FODER) Başkanı Zekeriya Öztürk ile yapılan “Finansal Okuryazarlık” semineri, Çaycuma Belediyesi Çarşamba Salonu’nda yapıldı. Semineri Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’nın yanı sıra Çaycuma Kent Konseyi Başkanı İsmail İnam, bazı Belediye ve İl Genel Meclisi Üyeleri, belediye personeli ve ilgili bir dinleyici topluluğu katıldı.
FİNANSAL OKURYAZARLIK KADAR FİNANS KAYNAKLARINA ERİŞMEK DE ÖNEMLİ
Konuşmasına başkanı olduğu FODER’in tanıtımını yaparak Başlayan Zekeriya Öztürk, 2002 yılında kurdukları derneğin birçok kesimle eğitim verdiğini söyledi. “Gönüllülük esasına göre çalışan derneğimizde hepimiz karşılıksız olarak görev yapıyoruz, hiçbir şekilde ücret almıyoruz. Dünyada ve ülkemizde önemli bulduğumuz finansal okuryazarlığı anlatmak için üniversitelere gidiyoruz, çiftçilere ulaşıyoruz. Çeşitli projelerle ilgilisine ulaşmaya çalışıyoruz. Çocuklara finansal okuryazarlık öğretmeye çalışıyoruz. Onlara pedagoglardan da destek alarak ‘para biriktirme’, ‘paranın zaman değeri’ gibi konuları anlatmaya çalışıyoruz. Ev kadınlarına yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Finansal okuryazarlık aslında çok üst düzey bir şey değil, parayla bir şekilde ilişkisi olan herkes aynı zamanda bir finansal okuryazar. ‘Para harcamayı biliyor musunuz, kaynaklarınızı doğru kullanacak kararları verebiliyor musunuz, para biriktiriyor musunuz’ gibi sorulara cevap veriyorsanız finansal okuryazarsınız. Derneğimizin adında ‘erişilebilirlik’ de var. Finansal okuryazar olmak yetmiyor, bir de finans kaynaklarına erişebiliyor musunuz, bu da önemli.” dedi.
MAAŞINDAN ÖNCE BİR MİKTAR BİR KENARA AYIR, SONRA KALANI NASIL DAĞITABİLECEĞİNİ DÜŞÜN
Finansal okuryazarlığın bilgi, tutum ve davranış olmak üzere üç bacaklı bir masa şeklinde düşünebileceğini söyleyen Öztürk, sürecin, para kazanma ve kullanımı hakkında bilgi edinme, bu bilgiyi değerlendirme, bu doğrultuda etkili karar verme yetkinliğine ulaşma gibi aşamalarından da söz etti. Finansal erişiminse aile halkı ve şirketlerin, kredi kullanımı, sigorta ödeme işlemleri gibi finansal ürün ve hizmetlere yeterli düzeyde ve uygun şartlarda ulaşabilmesiyle bunları kullanabilmesine karşılık geldiğini söyleyen Öztürk, ailelerde bütçe yapmanın önemine de değindi. Finansal planlama ve bütçenin yanı sıra, tasarruflu davranma, düzenli birikim yapma, yatırımlara ilişkin doğru karar verme ve sabırlı olmanın da çok önemli olduğunu söyleyen Öztürk, “Biz davranışsal olarak şöyle bir şey öneriyoruz: ‘Harcamaları yaptıktan sonra artanı tasarruf yapıyorum’ sözüne itiraz ediyoruz. ‘Önce bir miktar bir kenara ayır, sonra kalanı nasıl dağıtabileceğini düşün’ diyoruz. Gelirin yüzde onunu bir kenara ayır, geri kalan yüzde altmışını ihtiyaçlarına, yüzde otuzunu da isteklerine harca. İdeal, doğru ve sağlıklı bütçe kullanımı bu şekilde olmalıdır.” dedi.
İHTİYAÇLAR DOĞRU ANALİZ EDİLMELİ, GEREKSİZ HARCAMALARDAN, AŞIRI LÜKSTEN KAÇINILMALIDIR
İyi borç, kötü borç konusuna da değinen Öztürk, konuşmasında, “İyi borç, genellikle uzun vadede finansal büyüme sağlayan, değer kazandıran ya da gelir getiren yatırımlar için alınan borçlardır. Yani ‘iyi borç’, borçlanan kişinin zamanla bu borcu ödeyebileceği ve üzerine kâr elde edebileceği borçlardır. Kötü borç genellikle kısa vadeli, düşük getiri sağlayan şeyler için alınan borçlardır. Kişi bu borcu ödemek için ek gelir elde etmeye çalışırken daha fazla finansal yük altına girebilir. İhtiyaçları doğru belirlemeli, gereksiz harcamalardan, aşırı lüksten kaçınılmalıdır. Yoksa altıdan kalkılmayacak bir tablo ile karşı karşıya kalınabilir.” şeklinde ifadeler de kullandı.
ENFLASYONA KARŞI KOYMAK İÇİN BİRİKİMİ YATIRMA YÖNLENDİRMEK GEREKİR
Konuşmasında enflasyon ve faiz konusuna da yer veren Öztürk, “Diyelim ki ben bin kişi çalıştıran bir fabrika sahibiyim. Talebi de karşılamak için yatırım yapmam, kapasite artırmam lazım. Bunun için de üç yıllık bir zamana ihtiyacım var. Çalışan sayım iki bine ulaşacak, ihracatım artacak. Yapacağım yatırımın karşılığını ancak üç yıl sonra alabileceğim. Burada kullanacağım krediyi doğru seçmem lazım. Uzun vadeli kredi yatırımcıyı, kısa vadeli kredi tüketiciyi ilgilendirir. Bunda da en belirleyici olan enflasyondur. Enflasyon tasarruf sahiplerinin birikimlerinin alım gücünü düşürür. Enflasyona karşı koymak için birikimi yatırma yönlendirmek gerekir. Birikimi enflasyondan korumak için reel getiri hesabı yapılmalıdır. Esas olan birikimlerin alım gücüdür. Bunun korunması önemlidir. Finansal okuryazarlık açısından bilinmesi gereken şey şudur: Getirisi olan şey değerlenir. Türk Lirası ayda yüzde dört kazanıyor, enflasyon ikide kalırsa, lira değerlenir. Burada güven de önemlidir. Yatırımcı liradan kazandığını anlayıp, enflasyonun düşeceğine inanır, Merkez Bankası’nın bu konuda bu kez ciddi olduğu düşüncesine sahip olursa, dövizden çıkar. Bu inanç kaybolursa, tutum hemen değişir, liraya giden yatırımcı hemen dövize yönelir. Bu inancın kaybolmamasını diliyorum.” diyerek açıklamalarını sürdürdü.
BORÇLA, BAŞKASININ PARASIYLA ASLA YATIRIM YAPMAYIN
Konuşmasının son bölümünde, günümüzde mevduat hesabı, hisse senetleri, yatırım fonları, döviz, tahvil, borsa, BES (Bireysel Emeklilik Sistemi), Altın, Euroband, VİOP (Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası), gayrimenkul, kripto para, foreks emtia gibi yatırım ürünlerinin kullanıldığını da dile getiren Öztürk, “Yatırım yaparken en dikkat edilmesi gereken şey basit plan yapıp risklerin yayılmasıdır. ‘Tek bir yatırım yaptım, ben buradan çok para kazanacağım’ yaklaşımı doğru değildir. Aşırı risk asla alınmamalıdır. Yatırım işinde sarı kart görülebilir ama asla kırmız kart görülmemelidir. Borçla, başkasının parasıyla asla yatırım yapmayın, kaldıraçlı işlem yapmayın, borçla spekülasyona girmeyin. Kısa vadeli tahmin ve söylentilere asla kulak asmayın. Şundan emin olun o tüyo, size gelinceye kadar kırk kapı gezer, ayrıca doğru da olmayabilir. Sosyal medyada, orada burada bir takım ünlülerin ismini de kullanarak vatandaşları kandırmaya çalışan güya yatırım uzmanları var, onlara kanmayın. SPK’nin denetlediği, itibarlı aracı ya da kurumların uzmanlığına güvenin. Onların fonlarına yönelin.” diyerek sözlerini tamamladı.

 

Zonguldak HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karar67.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.