Alçı kumbaraları hatırlıyor musunuz? Bulguru kaynatırlar
Alçı kumbaraları hatırlıyor musunuz? Bulguru kaynatırlar
Alçı kumbaraları hatırlıyor musunuz? Bulguru kaynatırlar
Alçı kumbaraları hatırlıyor musunuz? Bulguru kaynatırlar
ALÇI KUMBARALARI HATIRLIYORMUSUNUZ?
Eski demir köprü başında Hidayet ağabey satardı bunları.
Kendisi bizin sokakta otururdu.
Alçı kalıpları vardı.
Alçıyı su gibi yapar kalıpların içine dökerdi.
Onları iplerle sıkı sıkıya bağlayıp kurumaya bırakırdı.
Bizde onu hayran hayran seyrederdik.
Kalıbın içindeki alçılar kuruduktan sonra sökülür boyama işlemine geçerdi.
Bir tek Atatürk büstünden kumbara yapmazdı.
Öteki her türlü hayvan figürlerinden kumbara yapardı.
Tabi ki bu işlemler bir kaç gün sürerdi.
Sonra küfesine doldurup demir köprünün orada satmaya giderdi.
Yıllarca biz o kumbaralarda para biriktirdik.
Sonra bir banka demir kumbaralar piyasaya sürdü.
Bir tek anahtar bankanın veznesindeydi.
O bankaya hesap açılır hesaba paralar yatardı.
Biz Hidayet ağabeye heykelci derdik.
Kendisi vefat etti.
Heykelcilik onunla birlikte tarih oldu.
O zamanlar birim yapılmasını çocuklara öğretirlerdi.
Şimdi birikim değil tüketimi öğretiyoruz çocuklara.
Şimdi ki harcamalar giyim ve yemeye harcanıyor.
Bizim bir kazağımız onu da annem örerdi.
Bir pantolonumuz olurdu.
Kirlendiği zaman onları akşam annem yıkar sabah bazen nemli nemli giyerdik.
Şimdi bakıyorum çocukların giyim kuşamında bizin giyeceklerimizi koyacak yer bulamıyoruz.
Tüketim hastası olduk gitti.
Üretim olmadan tüketim sonu kötüdür.
Allah kolaylıklar versin diyelim.
Sağlıcakla kalın.
BULGURU KAYNATIRLAR
Bir türkü vardı hani hatırlarsanız.
Bulguru kaynatırlar güzeli oynatırlar diye.
Eskiden üretmeyen aç kalırdı.
Konu komşudan isterdi.
Üretmeyene de iyi gözle bakmazlardı.
Buğdayın tarladan biçme zamanı geldiğinde biçilir.
Bağ yapılır öküz arabalarına yüklenir harmana götürülürdü.
Sonra öküzler düvene koşulur harman dövülürdü.
Buğdaylar samandan ayrılıp çuvallara doldurulup yıkanmaya götürülürdü.
Yıkandıktan sonra kilimlerin üzerine serilir bir kaç gün kurumaya bırakırdı.
Yanlış hatırlamıyorsam büyük kazanlarda bulgurluk buğdaylar kaynatılırdı.
Bizim sülalenin bulunduğu alanda büyük taş dibekte dövülürdü buğdaylar.
Büyük sokular vardı.
Buğday kabuğundan ayrılıp öğütmeye hazır olurdu.
Bulgur evdeki el değirmenin de çekilir pişirmeye hazır olurdu.
İşte o lezzetli bulgurlarla bu gün fabrikasyon bulgurlarını karıştırmayın.
Hadi kalın sağlıcakla.
Zonguldak HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.