GELİŞMİŞ FEODELLER
Orta çağ Avrupası’nda toprak sahipleri, köylüleri karın tokluğuna çalıştırırdı. Büyük bir gücü ellerinde tutuyorlardı ve dönemin yönetiminin de onlar üzerinde etkisiz kalması köylüleri bu toprak sahibi derebeylere mecbur kılıyordu. Derebeyler güçlerine güç katıyor buna karşın köylüler çok çalışıp ancak karınlarını doyuruyorlardı.
Tabi, daha sonra bu sistemin kalktığını yazar tarih kitapları. Lakin ben aynı fikirde değilim. Bence bu sistem günümüzde şekil değiştirerek hala devam ediyor. Birçok büyük şirket, fabrika veya kuruluşlar servetlerini katlarken çalışanlarına ancak zaruri ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bir ödeme yapıyor. Hatta kimi zaman onu bile yapmıyorlar.
Alttakiler ezildikçe üsttekilerin refahı artıyor. Bir taraf paranın, bolluğun içindeyken bir taraf sürekli kendinden kısmak zorunda kalıyor. Geçinemiyorlar. Çok çalışıp yoruluyorlar ve fakat insan gibi yaşamaktan mahrumlar.
Sabah uyanıp işe gidiyorlar. Akşam yorgun argın dönüp yemeklerini yiyorlar. Akıllarındaki tek şey de bir an önce yatağa girip yorgun bedenlerini dinlendirmek oluyor. Bir sonraki gün çalışmaya enerji bulabilmek için. Neredeyse ömürlerinin yarısı ay sonu hesabı ve çalışmakla geçiyor.
Bir insan nasıl böyle yaşar? Sinemaya gitmeden, kitap okumadan, bir sahilde oturup rahatça denizi seyredemeden ve yahut ay sonunu düşünmeden rahatça yiyip içemeyerek nasıl yaşar? Nasıl insan olur, insanca yaşama hakkı sömürülürken?
Gücü elinde bulunduran bu servet sahipleri; bu serveti borçlu oldukları çalışanlarına nasıl böyle insanlık dışı davranır?
Her sene ayrı bir tatile gidiyorsunuz. Yediğiniz önünüzde yemediğiniz arkanızda. Her imkâna sahipsiniz. Yarın işten atılırsam aç kalırım korkunuz yok bir kere. Ama bunları bir kenara bırakıp çalışanlarınız ne durumda diye düşünmekten acizsiniz. Çalışanlarım da bir nebze rahat edebiliyor mu diye düşünmüyorsunuz.
Çünkü zalimsiniz, zalim….