PANZEHİRİMİZ SEVGİ
Bu yüzyılın insanlara bıraktığı yıkıcı gam ve keder; bir zehir misali insanları tüketiyor. Günden güne solgunlaştıran ve gözlerinizi anlamsızca boşluğa diktiren bir zehir bu. Yaşamı anlamsız hale getiren, bakışlarını nereye çevirsen ayrı bir hüzün tablosu gördüğün bir illet…
Ölmeyi çok kez aklından geçirirsin. Bu dünyaya bu zamana ait hmezsin. Ve bu aidiyetsizlik duygusu seni ölüme –tam da istediğin gibi- daha çok yaklaştırır.
Kendimden biliyorum bu ruh halinin çıkış yolunu bulmak bir hayli zordur. Bana da bir arkadaşım göstermişti zaten. Ben de size anlatayım da belki birlikte çıkarız bu karanlıktan…
Panzehirimiz: sevgi…
Bir bitkinin yapraklarını öpmek, sokaktaki bir köpeği beslemek, anne-babaya yardım etmek, kendini yeniden tanımaya çalışmak ve sevdiğin işleri yapmak, arkadaşlarınla yeni yerler gezmek vs… Ve en önemlisi bunları sevgiyle yapmak!
Bunları bir kez yapmaya başladın mı ya da bir kere bile olsa sevgiyle bakmaya çalıştığında işte o zaman bütün o kara bulutlar dağılmaya başlıyor.
Sevgi ruhu iyileştiriyor sevgili okurlarım. Ben bunu anladım. Ve tekrar söylüyorum ki sadece insanı sevmek değil demek istediğim… Bazen yeni bir kalem aldığında bile mutlu olabilirsin. Yeni bir güne merhaba dediğinde, en sevdiğin arkadaşının yüzüne baktığında ya da en sevdiğin dondurmayı buzdolabında gördüğünde… İşte o zaman gözlerinin ışıldamasına ve kalbinin ısınmasına engel olma.
Çünkü anlayacağınız o ki ruhumuz için ilaç belli…
Ne dersiniz sevgili okuyucularım: Şu panzehiri bir denesek mi?