Sevda Tosun
Köşe Yazarı
Sevda Tosun
 

Dağın soğuk yüzü: İşsizlik

DAĞIN SOĞUK YÜZÜ: İŞSİZLİK Üniversite diplomasını hala saklayan var mı? İki yıllık olur dört yıllık olur hiç fark etmez. Hala saklayan var mı? Bu soruya evet cevabını verenler şu anda nerede? Ne yapıyor? Durun, ben tahmin edeyim. Diploma evde yatıyor, sahibi hayatın akışında bir yer edinmeye çalışıyor. Tıpkı bu satırları yazan ben gibi. Milyonlarca gencimiz gibi… Ahvalimiz şundan ibaret: İlk gençlik yıllarımızı iyi bir üniversite veya bölüm için heba ediyoruz. Ardından binbir hevesle okulumuza başlayıp binbir emekle okulu bitirmeye çalışıyoruz. Kaldığımız yurdun veya öğrenci evinin, yurt yemeklerinin, kaprisli öğretmenlerin, ekonomik zorlukların, gelecek kaygısının içinde tıpkı dev bir okyanusu aşmaya çalışan bir gemi gibi dalgalarla boğuşa boğuşa okulu bitiriyoruz. Tam rahatlayacağız derken karşımıza koca bir dağ dikiliyor. Adı: İşsizlik. Herkes okulunu bitirdiğin için artık hayata atılmanı ve maddi olarak bağımsız olmanı bekliyor. El alem denilen kitleden sürekli bir homurdanma sesi geliyor. Hatta ailen bile tabiri caizse artık bir baltaya sap olmanı bekliyor. Sense tek başına, omuzları çökmüş vaziyette dağın soğuk yüzünden kaçmaya çalışıyorsun. Önce haklı olarak eğitimini aldığın alandan bir iş bakmaya başlıyorsun. Lakin handikaplar biter mi? Karşına KPSS diye bir sınav veya binbir kriter isteyen özel şirketler çıkıyor. Ve üstelik bunlardan birine kendini atamazsan artık sefil bir kâğıt parçasına dönüşmüş olan diplomanı bir kenara bırakıp ayak işleri yapmaya mecbur kalıyorsun. Neden? Artık yetişkin olduğun için işe başlamanı isteyen toplum sana başka bir çıkar yol bırakmadığı için. Ne hazin bir durum değil mi? Bu acıklı tablo karşısında oturur düşünürsün. Ben ne için bu bölümü okudum? Madem çalışamayacağım öyleyse neden böyle bir bölümü açtılar? Üstelik hala sayısız mezun veriyor. Bunca emeğim, uykusuz gecelerim, uğraşlarım ne içindi? Ayak işleri yapmak için mi? Diploma dediğim, o çok değer verdiğim kâğıt, evde kilitli bir zarfta dursun diye mi onca sene okudum diye kendini yiyip bitirirsin. Gencecik yaşında ruhun ezilir, yaşlanırsın. Sonra da bazı haddini bilmezler çıkar ve der ki: “Gençler iş beğenmiyor, çalışmak isteyene iş çok. Tembeller.” Diye geveleyip dururlar. Aklı noksan insanlarımız senin verdiğin emeğin nasıl da avuçlarından kayıp gittiğini ve elinde koca bir hiçlikle ziyan olduğunu umursamazlar. Ne büyük bir akıl tutulması! Hayretle izliyorum ve yine diyorum. Bizi biz kurtaracağız, biz yaşatacağız.  
Ekleme Tarihi: 15 Mart 2024 - Cuma

Dağın soğuk yüzü: İşsizlik

DAĞIN SOĞUK YÜZÜ: İŞSİZLİK

Üniversite diplomasını hala saklayan var mı? İki yıllık olur dört yıllık olur hiç fark etmez. Hala saklayan var mı?

Bu soruya evet cevabını verenler şu anda nerede? Ne yapıyor? Durun, ben tahmin edeyim. Diploma evde yatıyor, sahibi hayatın akışında bir yer edinmeye çalışıyor. Tıpkı bu satırları yazan ben gibi. Milyonlarca gencimiz gibi…

Ahvalimiz şundan ibaret: İlk gençlik yıllarımızı iyi bir üniversite veya bölüm için heba ediyoruz. Ardından binbir hevesle okulumuza başlayıp binbir emekle okulu bitirmeye çalışıyoruz. Kaldığımız yurdun veya öğrenci evinin, yurt yemeklerinin, kaprisli öğretmenlerin, ekonomik zorlukların, gelecek kaygısının içinde tıpkı dev bir okyanusu aşmaya çalışan bir gemi gibi dalgalarla boğuşa boğuşa okulu bitiriyoruz. Tam rahatlayacağız derken karşımıza koca bir dağ dikiliyor. Adı: İşsizlik. Herkes okulunu bitirdiğin için artık hayata atılmanı ve maddi olarak bağımsız olmanı bekliyor. El alem denilen kitleden sürekli bir homurdanma sesi geliyor. Hatta ailen bile tabiri caizse artık bir baltaya sap olmanı bekliyor. Sense tek başına, omuzları çökmüş vaziyette dağın soğuk yüzünden kaçmaya çalışıyorsun.

Önce haklı olarak eğitimini aldığın alandan bir iş bakmaya başlıyorsun. Lakin handikaplar biter mi? Karşına KPSS diye bir sınav veya binbir kriter isteyen özel şirketler çıkıyor. Ve üstelik bunlardan birine kendini atamazsan artık sefil bir kâğıt parçasına dönüşmüş olan diplomanı bir kenara bırakıp ayak işleri yapmaya mecbur kalıyorsun. Neden? Artık yetişkin olduğun için işe başlamanı isteyen toplum sana başka bir çıkar yol bırakmadığı için.

Ne hazin bir durum değil mi?

Bu acıklı tablo karşısında oturur düşünürsün. Ben ne için bu bölümü okudum? Madem çalışamayacağım öyleyse neden böyle bir bölümü açtılar? Üstelik hala sayısız mezun veriyor. Bunca emeğim, uykusuz gecelerim, uğraşlarım ne içindi? Ayak işleri yapmak için mi? Diploma dediğim, o çok değer verdiğim kâğıt, evde kilitli bir zarfta dursun diye mi onca sene okudum diye kendini yiyip bitirirsin.

Gencecik yaşında ruhun ezilir, yaşlanırsın. Sonra da bazı haddini bilmezler çıkar ve der ki: “Gençler iş beğenmiyor, çalışmak isteyene iş çok. Tembeller.” Diye geveleyip dururlar. Aklı noksan insanlarımız senin verdiğin emeğin nasıl da avuçlarından kayıp gittiğini ve elinde koca bir hiçlikle ziyan olduğunu umursamazlar.

Ne büyük bir akıl tutulması! Hayretle izliyorum ve yine diyorum. Bizi biz kurtaracağız, biz yaşatacağız.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karar67.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.