Her sabah uyandığımda gündeme göz gezdirir ve olup bitenlerden haberdar olmaya çalışırım. Bu gazeteyi okuyan insanların birçoğunun rutini de bu şekildedir eminim. Bilmiyorum, belki sizler de fark etmişsinizdir. Son zamanlarda gündemi meşgul eden haberlerin içeriğinde devlet yapısına, işleyişine ve değerlerine yönelik yapılan saldırılar yer tutuyor. Ülkenin kurucu değeri olan Atatürk’e, ülkemizin rejimi olan Cumhuriyet’e, ülkemizi ve milletimizi temsil eden bayrağımıza ve ana dilimiz olan Türkçeye karşı inanılmaz bir saldırı ve istismar yaşanıyor.
Sıklıkla gözlemliyor ve haberlerden de anlıyoruz ki Türkiye büyük bir istila altında. Nasıl mı? Şöyle açıklayayım:
Dükkânlara, mağazalara, sokaklara baktığımızda yabancı dilde yazılmış tabelaların büyük bir yer tuttuğunu ve Türkçe tabela sayısının çokça azaldığını görüyoruz. Bir yabancı dil sevdası tutmuş insanları, almış başını gidiyor. Resmen kendi ülkemizde tabelanın anlamını bilmediğimizden giremediğimiz mekânlar oluyor. Ben bunu hazmedemiyorum arkadaş. Kendi ülkemizde turist olduk. Var mı bundan ötesi? Soruyorum size.
Öte tarafta sürekli bir Atatürk’ü karalama, heykellerine saldırma, hatırasına saygısızlık etme konusunda çaba veren bir yabancı güruh var. Bakın dikkat ederseniz yabancı diyorum. Zira bu milletin temiz süt emmiş evlatları; bu ülkeyi yoktan var edip ardından da türlü yeniliklerle kalkındıran aziz atamıza, şehitlerimize ve onların hatıralarına bu şekilde saygısızlık etmez. Bu saldırıları yapanlar dil, din, ırk fark etmeksizin bu ülkenin baş düşmanıdır, vatan hainidir.
Ve her aklıma geldiğinde öfkeden deliye döndüğüm ve huzursuz olduğum bir durum var ki o da şu: Kendi ülkesini savunmaktan aciz olduğu için ülkemize gelmiş olan bir avuç arabın; geldikleri yerin gelişmişlik seviyesi yerlerdeyken aziz Türk topraklarını da kendi köhneleşmiş düzenlerine uydurmak istemeleri… Yani ısrarla şeriat çağrısı yapmaları. Pardon da siz kimsiniz? Madem rejiminizden bu kadar memnundunuz, orada kalıp mücadele etseydiniz? Korusaydınız hani doğru olan sizin dediğiniz ya(!) Ya da şöyle ifade edeyim. Sizin yönetim şekliniz pek alâ mükemmel olsaydı bir nebze de olsa muasır devletler seviyesinde olurdunuz. Değil mi? Lakin öyle değil.
Demem o ki herkes kendine gelsin. Sessiz bir istila altındayız. Dilimizi, kültürümüzü, vatanımızı, değerlerimizi korumamız gerekli. Bu bizim en önemli gündemimiz olmalıdır. Zira devletler dili ve töresi ile ayakta kalır.
Ve inanıyorum ki Aziz Türk milleti, damarlarında akan asil kan ile bu istilanın da hakkından gelecektir. Hadi sevgili okuyucularım! Vatanımız için el ele durma vaktidir.