İDEOLOJİ KÖLELERİ
İnsanlar var olduğundan beri düşünceler de her zaman var olmuştur. Bazı düşünceler zamanla gelişip büyüyerek yeni düşünceleri doğurmuştur. Bunlar birikerek günümüze kadar gelmiştir. Kimi düşünceler de değişip dönüşerek yerini bulmuştur. Yine bu düşüncelerden bazıları bolca taraftar bulurken bazıları da reddedilmiş, zamanla unutulmuştur.
Sizin de benimsediğiniz veya doğru bulduğunuz düşünceler eminim vardır. Deneyimlerimiz sonucu şekillenen düşünceler, ilham aldığımız düşünceler veya geçmişten gelen düşünceler gibi birçok düşüncemiz var. Hatta bazı düşüncelerimiz senelerce tazeliğini korurken bazıları birkaç güne şekil değiştirebiliyor veya tamamen yok oluyor. Buna sevinmeliyiz çünkü düşüncelerini değiştirebilmek de yine düşünmeyi gerektirir.
Zira düşünceler beyinde ne kadar kalıcı olursa çürümeye ve kokmaya da o kadar meyillidir. Biz ise düşüncemizin sahibi değil kölesi olmaya başlarız. Bu tehlikeli bir noktadır. Zira bu noktadan sonra düşüncemizi yönetemez, eleştiremez veya değiştiremez duruma geliyoruz.
Çürümüş, kokmuş, artık zehirden ibaret olan o düşünceyi atamıyoruz. Bir yaşam formu ve yahut kalıbı haline getiriyoruz.
Ama unutmamalıyız ki ideolojiler geçicidir. Hepsi bir amaca hizmet ettiğinden o amaç ortadan kalktığında kendisi de silinip gider. Bu yüzden bir düşünceye (İdeolojiye) sanki tek doğru oymuş gibi ya da hep geçerliliğini koruyacakmış gibi bağlanmak gereksiz ve zararlı bir tutumdur.
Mümkün olduğunca sık zihnimizi gözden geçirmek, bakış açısı değiştirmek faydalı olabilir.
Şunu söylemeden de geçemeyeceğim. İnsan aklının bir ürünü olan düşüncenin, biraz da olsa yine insanın denetimi altında olması gerekmez mi?
Bunun üstüne bir düşünelim…