Aykut Karademir
Köşe Yazarı
Aykut Karademir
 

Bulutların genzini yakan sıcaklık

BULUTLARIN GENZİNİ YAKAN SICAKLIK   Felaketler doğurduk. -Peki, efendim kaç renkli bacağınız var sizin! Ben söyleyeyim: Derin bir kuyunun ağzında sütümüz. Göçerlik duygusu ile kendine yurtsuz kalmış. -Oldu mu efendim! … Ellerimiz tutuşuyor; her akşam güneşin batışıyla, menekşe, nergis, ceylan, geyik, yayla düzlüğüydü içimizdeki suskular, güzel özlemler. Mevsimlerin ayakları nedense acıdan göçmüş. Bizim boynumuz kederli, bir yanda yüzyılın karıncalanmış çağın virüsü, bir yanda sürülmesi gereken toprak gibi insan yaşamları. Hangi birine baksam hüznün sokak lambası ırmak gibi akar yüzlerde. Kentlerin bulanık gökyüzünde cüzamlı gibi çürüyor bulutların genzini yakan sıcaklık. Şikâyetsiz ölürüz her birimiz, kurak boğazımız içinde ah de vefamız kendimize. Ne bozgunuz ne bezirgân, sızıyor yine de sessiz volkan gibi temiz yüreğimiz. Çiçekler açmaz artık seher türküleriyle. Bir zulümdür, insanın insana yabancılaşması. Kendini taşlara, kayalara vuran çağlayan sular gibi.  Kavgamız ortaktır. Ocağımız ortaktır. Dinle suyun kendine yaptığını. Ayrılığa düşmüş aşığın sesini. -Peki, efendim kaç renkli bacağınız var sizin! Ferhat’ın sabrına selam, yürürken ardım sürekli cehennem meydanı, dağlar duman tutmuş ben sesi olmayan örümcek gibi korkak… Ben buradayım diyenler diz boyu, gün üstümüze şatafatlı kir şekilde kapanmıştır.  
Ekleme Tarihi: 25 Kasım 2020 - Çarşamba

Bulutların genzini yakan sıcaklık

BULUTLARIN GENZİNİ YAKAN SICAKLIK

 

Felaketler doğurduk. -Peki, efendim kaç renkli bacağınız var sizin!

Ben söyleyeyim: Derin bir kuyunun ağzında sütümüz.

Göçerlik duygusu ile kendine yurtsuz kalmış.

-Oldu mu efendim!

Ellerimiz tutuşuyor; her akşam güneşin batışıyla, menekşe, nergis, ceylan, geyik, yayla düzlüğüydü içimizdeki suskular, güzel özlemler. Mevsimlerin ayakları nedense acıdan göçmüş. Bizim boynumuz kederli, bir yanda yüzyılın karıncalanmış çağın virüsü, bir yanda sürülmesi gereken toprak gibi insan yaşamları. Hangi birine baksam hüznün sokak lambası ırmak gibi akar yüzlerde. Kentlerin bulanık gökyüzünde cüzamlı gibi çürüyor bulutların genzini yakan sıcaklık. Şikâyetsiz ölürüz her birimiz, kurak boğazımız içinde ah de vefamız kendimize. Ne bozgunuz ne bezirgân, sızıyor yine de sessiz volkan gibi temiz yüreğimiz. Çiçekler açmaz artık seher türküleriyle. Bir zulümdür, insanın insana yabancılaşması. Kendini taşlara, kayalara vuran çağlayan sular gibi.  Kavgamız ortaktır. Ocağımız ortaktır. Dinle suyun kendine yaptığını. Ayrılığa düşmüş aşığın sesini. -Peki, efendim kaç renkli bacağınız var sizin! Ferhat’ın sabrına selam, yürürken ardım sürekli cehennem meydanı, dağlar duman tutmuş ben sesi olmayan örümcek gibi korkak…

Ben buradayım diyenler diz boyu, gün üstümüze şatafatlı kir şekilde kapanmıştır.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karar67.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.