En karlı ticaret din ticaretidir

Köşe Yazısı 06.10.2024 - 17:24, Güncelleme: 07.10.2024 - 04:23 4900 kez okundu.
 

En karlı ticaret din ticaretidir

En karlı ticaret din ticaretidir

EN KARLI TİCARET DİN TİCARETİDİR Üç beş süre bilen kendini hoca zanneder. Arife ve bayram günleri kendilerini mezarlıklara atarlar. Bir kaç mezar sahibini bulup mezarlarının başında bildikleri sureleri okuyup para alırlar. Mezar sahiplerinin çoğu sure filan bilmez. Kendini hoca olarak gösteren zat ne derse doğru kabul ederler. Yıllar önce bizim lastikçi dükkanının devamlı bir müşterisi vardı. Çok yaşlı bir adam. Bastonla yürürdü. Engelliydi. Bunun üç tane oğlu vardı. Hiç biri bir yerde çalışmıyordu. Bu yaşlı adam bunlara bakıyordu. Bunların altlarında Tofaş marka araçları vardı. Hepsini babası almış. Adam hem din adamı hem de şifacıydı. Tüm hastalıkların şifası bende derdi. Ben hiç mi hiç şifa verdiği hasta görmedim. Zaten okuması yazması yoktu. Ama bir yerlerden devamlı olarak para geliyordu. Seçilmişlerden tutunda, bürokratlara kadar ona para yolluyorlardı. Onun hayır duasını alabilmek için. Ben kendisini bir kere namaz kılarken görmedim. Cuma namazlarına giderken görmedim. Dediğim gibi üç beş sureyle milleti kandırıyordu. Okuyup üfleyip iyi oldun diyor milletin parasını alırdı. Cahili kandırmak zaten kolaydır. Hele işin içine birde din girerse daha kolay oluyor kandırması. Bizim yakın tanıdığımız bir komşumuz vardı. Bunun kızı hem sağır hem de dilsizdi. Bunlar buna gidiyorlar. Bu zat kızın hem duyacak hem de konuşacak diyor. üç kilo kıyma, beş kilo lop et ve iki kilo kemikli et alıp getirin diyor. Birde beş metre kefenlik bez istiyor. Bu getirilenleri o kefenlik beze sarıp gömecekmiş. Tabi ki bunlar alınıp bu yaşlı adama getiriliyor. Bu adamın evinde mahalleden gelen iki kadın vardı. Bu adamın hizmetini yapıyorlardı. Nasıl kandırdıysa bunları. Bir dediğini iki yapmıyorlardı. Bu etler geldikten sonra kapısının önünde akşam üzeri mangal yanmaya başladı. Bende gazetenin kapısından onlara bakıyordum. Eliyle beni çağırdı. Gittim. Köfte ve et yiyeceğiz sende ye dedi. Ben durumu bildiğim için yemeyeceğim dedim. Buz dolabında rakıda var, bir iki kadeh içersin dedi. Sonra dedim oradan ayrıldım. Bir kaç gün sonra hoca denen bu zatı o kadın çok fena dövdü. Çünkü kızının dili çözülmemişti. Bunlar buradan taşındılar. Sonradan duydum kendisi ölmüş. Ama bu emeksiz kazancı çocukları yürütmeye başlamışlar. Babamız bize el verdi diye. Ama tutunamadılar. Memleketlerine geri döndüler. Duyduğuma göre din ticaretinden karınlarını doyuramayacağını anlayınca çiftçiliğe başlamışlar. Sağlıcakla kalın.
En karlı ticaret din ticaretidir

EN KARLI TİCARET DİN TİCARETİDİR

Üç beş süre bil en kendini hoca zanneder.
Arife ve bayram günleri kendilerini mezarlıklara atarlar.
Bir kaç mezar sahibini bulup mezarlarının başında bildikleri sureleri okuyup para alırlar.
Mezar sahiplerinin çoğu sure filan bilmez.
Kendini hoca olarak göster en zat ne derse doğru kabul ederler.
Yıllar önce bizim lastikçi dükkanının devamlı bir müşterisi vardı.
Çok yaşlı bir adam.
Bastonla yürürdü.
Engelliydi.
Bunun üç tane oğlu vardı.
Hiç biri bir yerde çalışmıyordu.
Bu yaşlı adam bunlara bakıyordu.
Bunların altlarında Tofaş marka araçları vardı.
Hepsini babası almış.
Adam hem din adamı hem de şifacıydı.
Tüm hastalıkların şifası bende derdi.
B en hiç mi hiç şifa verdiği hasta görmedim.
Zat en okuması yazması yoktu.
Ama bir yerlerd en devamlı olarak para geliyordu.
Seçilmişlerd en tutunda, bürokratlara kadar ona para yolluyorlardı.
Onun hayır duasını alabilmek için.
B en kendisini bir kere namaz kılark en görmedim.
Cuma namazlarına giderk en görmedim.
Dediğim gibi üç beş sureyle milleti kandırıyordu.
Okuyup üfleyip iyi oldun diyor milletin parasını alırdı.
Cahili kandırmak zat en kolaydır.
Hele işin içine birde din girerse daha kolay oluyor kandırması.
Bizim yakın tanıdığımız bir komşumuz vardı.
Bunun kızı hem sağır hem de dilsizdi.
Bunlar buna gidiyorlar.
Bu zat kızın hem duyacak hem de konuşacak diyor.
üç kilo kıyma, beş kilo lop et ve iki kilo kemikli et alıp getirin diyor.
Birde beş metre kefenlik bez istiyor.
Bu getirilenleri o kefenlik beze sarıp gömecekmiş.
Tabi ki bunlar alınıp bu yaşlı adama getiriliyor.
Bu adamın evinde mahalled en gel en iki kadın vardı.
Bu adamın hizmetini yapıyorlardı.
Nasıl kandırdıysa bunları.
Bir dediğini iki yapmıyorlardı.
Bu etler geldikt en sonra kapısının önünde akşam üzeri mangal yanmaya başladı.
Bende gazetenin kapısından onlara bakıyordum.
Eliyle beni çağırdı.
Gittim.
Köfte ve et yiyeceğiz sende ye dedi.
B en durumu bildiğim için yemeyeceğim dedim.
Buz dolabında rakıda var, bir iki kadeh içersin dedi.
Sonra dedim oradan ayrıldım.
Bir kaç gün sonra hoca den en bu zatı o kadın çok fena dövdü.
Çünkü kızının dili çözülmemişti.
Bunlar buradan taşındılar.
Sonradan duydum kendisi ölmüş.
Ama bu emeksiz kazancı çocukları yürütmeye başlamışlar.
Babamız bize el verdi diye.
Ama tutunamadılar.
Memleketlerine geri döndüler.
Duyduğuma göre din ticaretind en karınlarını doyuramayacağını anlayınca çiftçiliğe başlamışlar.
Sağlıcakla kalın.

Zonguldak HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karar67.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.