Kara önlük bol dayak
Kara önlük bol dayak
Kara önlük bol dayak
Kara önlük bol dayak
KARA ÖNLÜK BOL DAYAK
İlkokulumuz Ontemmuz okuluydu.
Yıl 1968.
İlkokula başladığım sene.
Yedi yaşına basmayan çocuklar okula alınmazdı.
Şimdi neredeyse çocuklar doğar doğmaz okula alınıyor.
Beş yılım bu okulda geçti.
Yıllarca o okuldan nefret ettim.
Öğretmenimizden yediğimiz dayaklar buradan Ankara'ya yol olur.
Ufacık bir hatada dövmek için neden arıyordu.
Hele onun elindeki anahtar.
Sarı madenden dökülmüş büyük ev anahtarı.
Zaten kafamız kabak.
O anahtarla kafamıza vururdu.
Fındık büyüklüğünde şişler oluşurdu.
O zamanlar o öğretmeni hiç sevmezdim.
Bu yaşa geldim geri bakıyorum halimize acıyorum.
Şimdi ki öğretmenler melek.
Beşinci sınıfta son karnemizi aldık.
Pekiyi ile geçtim.
Sınıfı geçmekle olmuyor.
Birde ilkokulu bitirme sınavları vardı.
Sınavları geçemezsen sınıfta kalırsın.
En son dayağı da o sınavlarda yedim.
Toplamada ufak bir hata yapmışım.
iki üç tokat yedim.
Okul bittikten sonra öğretmeni bir kaç ker gördüm selam dahi vermedim.
İlkokul arkadaşlarımı bazen görürüm.
Onlarda ben gibi hala ona öfkeliler.
Öğretmen bizi dövdüğü zaman eve geldiğimizde şikayet ederdik anne babamıza.
Suratımızda tokat izi belli olurdu.
Onlar şunu söylerlerdi.
Öğretmenin vurduğu yerde gül açar.
Bizler güllük bahçesine döndük.
Şimdi ki zamanda bir öğretmen öğrencisini bir dövsün görelim.
Anında kendisini savcıların karşısında bulur.
Aileler gül biter demezler.
Hemen hesap sorarlar.
İlkokul bitirme sınavlarının bittiği gün kara önlüğümü yolda yırttım.
Çöpe attım.
Sanki o günleri bu önlüğü yırtmamla geride bıraktım.
Korku filimi gibiydi o beş yıl.
Yazdıkça sinirleniyorum.
Bu kadar yeter.
Sağlıcakla kalın.
Zonguldak HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.