Sonsuzluk sembolü Karga

Köşe Yazısı 21.05.2024 - 17:08, Güncelleme: 21.05.2024 - 19:27 7036+ kez okundu.
 

Sonsuzluk sembolü Karga

Sinan Poyraz'ın kaleminden

                      Zonguldak şehrimizin sevilen karga türküleri şöyledir; Zonguldağ’ın üstünden karga geçiyor karga. Yar ben seni sevmiyom dalga geçiyom dalga.                      Diğer söyleniş şekli ise, Kaptaş’ın altı bayır, yanıyom cayır cayır. A benim dedecüğüm, yanıyor yürecüğüm. Yürecüğüm yanar iken, oh deyve evlatcuğum. Alaplı’nın üstünden karga geçiyor karga. Kız ben seni alacam, dalga geçmiyom dalga.                     Kargayı akıllı bir kuş olarak biliriz. Hele, birde çaldığı cevizleri betona atarak kırmasını ve içini yemesini ilgiyle seyrederiz. Bazen de hızla üzerimize gelip gagalaması bizi ürkütür. Genellikle çekinir ve uzak dururuz. Kargalar, görünüşleri itibariyle ilgi görmüş ve doğanın düzenini dengelemeye gelen karanlığın melekleri gibi bu esrarengiz, havayı korudukları için her zaman gizemli birer kuş olarak görülmüşlerdir. Dünya tarihi boyunca görkemli zekâları sayesinde hayatta kalabilen kargalar, yararlı yanlarının yanı sıra zararlı ve yıkıcı yönlerinden hiçbir zaman bir şey kaybetmemişlerdir. Usta birer fırsatçı olan bu kuşlar, kafalarına koydukları şeyleri bıçak gibi keskin ve iri gagaları sayesinde arayıp, bulup, elde etme özelliğine de sahiptirler.                       Zonguldak’ta olduğu gibi, Anadolu’da hatta Türklerin olduğu coğrafyalarda karga adı verilen yer ve köyler vardır. Prof. Dr. Ali Osman Özcan, Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği’nce Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Ereğli Kültürü ve Tarihi konulu konferansta şu bilgileri aktarıyor. Kozlu’nun Kargalar köyüyle ilgili bir çalışmam var. Macaristan’da iki köy var. Gargalaa, Kargala adında -la eki, Kargalı anlamında. Macaristan’daki köy Kuman (Kıpçak) Türklerinin kurduğu bir köydür.                       Türk Mitolojisinde ve eski Türk dünya görüşünde kutsal sayılmış “kut” anlayışının uçmak, konmak gibi özellikleri onu soyutluktan somutluğa döndürerek bir kuşla ilişkilendirir. Kuşun Türk dilinde ayrılmaz özelliği uçmaktır. Ön-Türk geleneklerinde Garuda, Simurg, Tuğrul, Karakuş - kartal gibi mitolojik kuşlar bulunmuş ve kutsal sayılmıştır. Kut kavramı ile ilişkili olan kuşun kurtarıcı karga olduğunu Türk-Moğol ve Ön-Türklerin sözlü edebiyatı ürünlerinden görülmektedir; Oyratlardaki Jangar’ı kurtaran karga, Mancur Kağan’ı ölümden kurtaran karga, Wu-sun’ların kralı Kun-mo’yı kurtaran karga gibi. Kazaklar en yakın insanlarına karğam, karğacım diye hitap ederler. Kazak bozkırlarında kargadan başka daha güzel kuşlar da bulunur. Ancak, sözlü ifadelerde karğam, karğacım diye başka kuş adları ile adlandırılmış kavramlara rastlanmamaktadır.  Göktürklerde karga kutsal bir kuş, totem olmuştur. Karga güzelliğin işareti değil, yüzyıllarca yaşadığına inanıldığı için sonsuzluğun, tokluğun, derin düşünceliliğin sembolü haline gelmiştir. Karga, Türklerin tarih sahnesine çıkışından bu yana, daha çok kuzey Türklerinin kültü olarak süre gelmiştir.                       Kıpçak Türklerinin ataları olduğu düşünülen Wu-sun’Iar, M. Ö. 174’den önce, Çin’in batısındaki Kansu Eyaletinde oturuyorlardı. Batılarında da yine kuvvetli bir devlet olan Yüeçi’ler vardı. Yüeçi’ler, M. Ö. 174’den önce Büyük Hun Devletinin meşhur hükümdarı Mao-tun(Mete) ve hemen ardından da oğlu tarafından mağlup edilince, yurtlarını bırakıp Batı Türkistan’a gitmek ve orada Kuşan devletini kurmak zorunda kaldılar. M.Ö. 140 senelerinden sonra daha doğuda yaşayan Wu-sun’Iar, batıya göç etmişler ve bugünkü Tanrı dağları bölgesinde, Yüeçi’lerin boş bıraktıkları topraklara yerleşmişlerdi.                                             Efsaneye göre, Wu-sun Kralı Kun-mo’nun babasının, Hunların batı sınırında küçük bir devleti varmış. Hun hükümdarı, bu Wu-sun Kralına taarruz etmiş ve Kun-mo'nun babası olan bu kralı öldürmüş. Kun-mo da o sıralarda çok küçükmüş. Hun Hükümdarı ona kıyamamış. Çöle atılmasını ve ölümü ile kalımının, kendi kaderine bırakılmasını emretmiş. Çocuk çölde emeklerken, üzerinde bir karga dolaşmış ve gagasında tuttuğu eti, ona yavaşça yaklaşarak vermiş ve uzaklaşmış. Az sonra çocuğun etrafında, bu defa da bir dişi kurt dolaşmağa başlamış. Kurt da çocuğa yanaşarak onu emzirmiş ve sonra oradan uzaklaşmış. Bütün bu olan biten şeyleri, Hun Hükümdarı da uzaktan seyretmiş. Bunları görünce, çocuğun kutsal bir yavru olduğunu anlamış ve hemen alıp adamlarına vermiş. İyi bir bakımla da büyütülmesini emretmiş. Çocuk büyüyerek bir yiğit olmuş. Hun Hükümdarı da onu ordularından birine komutan yapmış. Gittikçe gelişen ve başarı kazanan çocuğa gönül bağlayan Hun Hükümdarı, babasının eski devletini ona vererek, onu Wu-sun Kralı yapmış (Ögel, 1993).                         Karga, insanlara baharın ve ekinin başlama zamanı geldiğini haber verdiği için, kadim Türkler onu tarımın koruyucusu olarak görmüşlerdir. Ayrıca karga İskitler, Sakalar ve Kıpçaklarda ‘Güneşin yer üzerindeki elçisi’ olarak değer kazanmış ve kutsal addedilmiştir.                       Zonguldak’la türküleri ile özdeşleşen kargalar, geçmiş yüzyılların kültürel mesajını veriyorlar. Ve Zonguldak semalarında kanat çırpmaya ve uçmaya devam ediyorlar.          
Sinan Poyraz'ın kaleminden

       

              Zonguldak şehrimizin sevilen karga türküleri şöyledir; Zonguldağ’ın üstünden karga geçiyor karga. Yar ben seni sevmiyom dalga geçiyom dalga.

                     Diğer söyleniş şekli ise, Kaptaş’ın altı bayır, yanıyom cayır cayır. A benim dedecüğüm, yanıyor yürecüğüm. Yürecüğüm yanar iken, oh deyve evlatcuğum. Alaplı’nın üstünden karga geçiyor karga. Kız ben seni alacam, dalga geçmiyom dalga.

                    Kargayı akıllı bir kuş olarak biliriz. Hele, birde çaldığı cevizleri betona atarak kırmasını ve içini yemesini ilgiyle seyrederiz. Bazen de hızla üzerimize gelip gagalaması bizi ürkütür. Genellikle çekinir ve uzak dururuz. Kargalar, görünüşleri itibariyle ilgi görmüş ve doğanın düzenini dengelemeye gelen karanlığın melekleri gibi bu esrarengiz, havayı korudukları için her zaman gizemli birer kuş olarak görülmüşlerdir. Dünya tarihi boyunca görkemli zekâları sayesinde hayatta kalabilen kargalar, yararlı yanlarının yanı sıra zararlı ve yıkıcı yönlerinden hiçbir zaman bir şey kaybetmemişlerdir. Usta birer fırsatçı olan bu kuşlar, kafalarına koydukları şeyleri bıçak gibi keskin ve iri gagaları sayesinde arayıp, bulup, elde etme özelliğine de sahiptirler.

                      Zonguldak’ta olduğu gibi, Anadolu’da hatta Türklerin olduğu coğrafyalarda karga adı verilen yer ve köyler vardır. Prof. Dr. Ali Osman Özcan, Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği’nce Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Ereğli Kültürü ve Tarihi konulu konferansta şu bilgileri aktarıyor. Kozlu’nun Kargalar köyüyle ilgili bir çalışmam var. Macaristan’da iki köy var. Gargalaa, Kargala adında -la eki, Kargalı anlamında. Macaristan’daki köy Kuman (Kıpçak) Türklerinin kurduğu bir köydür.

                      Türk Mitolojisinde ve eski Türk dünya görüşünde kutsal sayılmış “kut” anlayışının uçmak, konmak gibi özellikleri onu soyutluktan somutluğa döndürerek bir kuşla ilişkilendirir. Kuşun Türk dilinde ayrılmaz özelliği uçmaktır. Ön-Türk geleneklerinde Garuda, Simurg, Tuğrul, Karakuş - kartal gibi mitolojik kuşlar bulunmuş ve kutsal sayılmıştır. Kut kavramı ile ilişkili olan kuşun kurtarıcı karga olduğunu Türk-Moğol ve Ön-Türklerin sözlü edebiyatı ürünlerinden görülmektedir; Oyratlardaki Jangar’ı kurtaran karga, Mancur Kağan’ı ölümden kurtaran karga, Wu-sun’ların kralı Kun-mo’yı kurtaran karga gibi. Kazaklar en yakın insanlarına karğam, karğacım diye hitap ederler. Kazak bozkırlarında kargadan başka daha güzel kuşlar da bulunur. Ancak, sözlü ifadelerde karğam, karğacım diye başka kuş adları ile adlandırılmış kavramlara rastlanmamaktadır.  Göktürklerde karga kutsal bir kuş, totem olmuştur. Karga güzelliğin işareti değil, yüzyıllarca yaşadığına inanıldığı için sonsuzluğun, tokluğun, derin düşünceliliğin sembolü haline gelmiştir. Karga, Türklerin tarih sahnesine çıkışından bu yana, daha çok kuzey Türklerinin kültü olarak süre gelmiştir.

                      Kıpçak Türklerinin ataları olduğu düşünülen Wu-sun’Iar, M. Ö. 174’den önce, Çin’in batısındaki Kansu Eyaletinde oturuyorlardı. Batılarında da yine kuvvetli bir devlet olan Yüeçi’ler vardı. Yüeçi’ler, M. Ö. 174’den önce Büyük Hun Devletinin meşhur hükümdarı Mao-tun(Mete) ve hemen ardından da oğlu tarafından mağlup edilince, yurtlarını bırakıp Batı Türkistan’a gitmek ve orada Kuşan devletini kurmak zorunda kaldılar. M.Ö. 140 senelerinden sonra daha doğuda yaşayan Wu-sun’Iar, batıya göç etmişler ve bugünkü Tanrı dağları bölgesinde, Yüeçi’lerin boş bıraktıkları topraklara yerleşmişlerdi.

                     

                      Efsaneye göre, Wu-sun Kralı Kun-mo’nun babasının, Hunların batı sınırında küçük bir devleti varmış. Hun hükümdarı, bu Wu-sun Kralına taarruz etmiş ve Kun-mo'nun babası olan bu kralı öldürmüş. Kun-mo da o sıralarda çok küçükmüş. Hun Hükümdarı ona kıyamamış. Çöle atılmasını ve ölümü ile kalımının, kendi kaderine bırakılmasını emretmiş. Çocuk çölde emeklerken, üzerinde bir karga dolaşmış ve gagasında tuttuğu eti, ona yavaşça yaklaşarak vermiş ve uzaklaşmış. Az sonra çocuğun etrafında, bu defa da bir dişi kurt dolaşmağa başlamış. Kurt da çocuğa yanaşarak onu emzirmiş ve sonra oradan uzaklaşmış. Bütün bu olan biten şeyleri, Hun Hükümdarı da uzaktan seyretmiş. Bunları görünce, çocuğun kutsal bir yavru olduğunu anlamış ve hemen alıp adamlarına vermiş. İyi bir bakımla da büyütülmesini emretmiş. Çocuk büyüyerek bir yiğit olmuş. Hun Hükümdarı da onu ordularından birine komutan yapmış. Gittikçe gelişen ve başarı kazanan çocuğa gönül bağlayan Hun Hükümdarı, babasının eski devletini ona vererek, onu Wu-sun Kralı yapmış (Ögel, 1993).

 

                      Karga, insanlara baharın ve ekinin başlama zamanı geldiğini haber verdiği için, kadim Türkler onu tarımın koruyucusu olarak görmüşlerdir. Ayrıca karga İskitler, Sakalar ve Kıpçaklarda ‘Güneşin yer üzerindeki elçisi’ olarak değer kazanmış ve kutsal addedilmiştir.

                      Zonguldak’la türküleri ile özdeşleşen kargalar, geçmiş yüzyılların kültürel mesajını veriyorlar. Ve Zonguldak semalarında kanat çırpmaya ve uçmaya devam ediyorlar.

 

 

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karar67.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.