Aldığın balığı kendin ayıkla / Kabadayılıkta kalleşliğe yer yoktur

Köşe Yazısı 07.12.2023 - 18:14, Güncelleme: 08.12.2023 - 05:55 6436+ kez okundu.
 

Aldığın balığı kendin ayıkla / Kabadayılıkta kalleşliğe yer yoktur

Aldığın balığı kendin ayıkla / Kabadayılıkta kalleşliğe yer yoktur

ALDIĞIN BALIĞI KENDİN AYIKLA Eskiden aldığın balığı temizletmek istersen bir ton dayak yerdin. Şimdi bakıyorum her balıkçını yanında balık ayıklayıcılar var. Eğer balık ayıklamayı bilmiyorsan, balık yeme. Al balığını getir evine temiz temiz ayıkla. Zaten balıkçılar satacakları beş on kasa balık. Birde balık ayıklamakla zaman harcıyorlar. Balık ayıklatmak için adam tutuyorlar. Yada kendileri balık ayıklamak için uğraşıyorlar. İnanın öyle tembelleştik ki. Bir kilo balığı bile ayıklamak istemiyoruz. Eskiden koskoca balık tezgahlarında en fazla iki üç kişi olurdu. Şimdi ufacık balık tezgahlarında en az beş altı kişi var. Tezgahlarda ki balıkların hepsi kar olsa ne olur? Onların kabahati yok mu? Tabi ki var. Aralarında anlaşsalar, balık ayıklamaya son deseler ne güzel olur. Canı balık isteyen evinde ayıklar. Nasıl evlerinde balığı kızartıp yiyorlarsa onu da ayıklasınlar. Bazıları işi daha da yukarılara çıkardılar. Hazır kızartılmış balık istiyorlar. O zaman balık pahalı demeyeceksin. Bastıracaksın parayı paket halinde kızartılmış balığı alıp evine getireceksin. Eve gidip salata yapmakta var. Onu da balık kızartılan yerde yaptırıver. İnanın tembellik ruhumuza işlemiş artık. Bir balığı bile ayıklamaktan kaçar olmuşuz. Bizim kuşak bilir eve ayıklanmış balık gelmediğini. Analarımız ayıklanmış balığı mutfaklarına bile sokmazlardı. Bu balığı kim ayıklamış? Elleri temiz mi? Tuvaletten çıkınca ellerini yıkıyorlar mı? Bu balığı ayıklayan hasta mı? Diye sormadan durmazlardı. Asla evlerinde kendi ayıkladıkları balık olmazsa dışarda ayıklanmış balık istemezlerdi. Onlar öyle bir kuşaktı. Balık sezonunda sokaklara balık kokusu yayılırdı. Kokuyu alan kendini balık tezgahlarının önünde bulurdu. Balık sezonu bitene kadar balık kokusu sokaklardan çıkmazdı. Bana göre o günlerde balık kültürü vardı. Mesela rakı balık. Balık ekmek soğan. Ne diyelim. KABADAYILIKTA KALLEŞLİĞE YER YOKTUR Ben bu yaşa geldim kabadayı ayağına yatanı çok gördüm. Bir tanesinin yanı başında çatapat patladı attı kendini yere. Bir hafta korkudan sokağa çıkmadı. Çatapat neresinde patladıysa. Ben iki tane kabadayı tanırım. Eline beline dile sahip olan. Garibanın elinden tutan. Kalleşliği sevmeyen. Yapacağını yüz yüze yapardılar. Kimsenin karısına kızına kötü gözle baktıklarını hiç görmedim duymadım. Birisi Bakkal Kemal habipoğlu Birisi de Tahir Avcı. İkisini de çok severdim. Allah mekanlarını cennet eylesin. Elleri ağır adamlardı. Bir tokatta adamı bayılttığını gördüm. Tahir Avcı fakir babasıydı. Karpuzculuk, balıkçılık peynircilik yaptı. Çok kere battı, çok kere battığı yerden çıktı. Borç verirdi paran olduğu zaman verirsin olmazsa helal olsun derdi. İşte ben böyle insanlara kabadayı derim. Adam gibi adamdılar. Şimdi bakıyorsun beş altı kişi bir olmuş garibanı indirmişler yere. Teke tek kimsenin karşısına çıkamazlar. Sadece uzaktan köpek gibi ulurlar. Belinde silah olursa en korkusuz cengaver onlar. İşin açıkçası yukarıda kiler kabadayı. Aşağıda bahsettiklerim. Çapaçulcu.
Aldığın balığı kendin ayıkla / Kabadayılıkta kalleşliğe yer yoktur

ALDIĞIN BALIĞI KENDİN AYIKLA

Eskiden aldığın balığı temizletmek istersen bir ton dayak yerdin.
Şimdi bakıyorum her balıkçını yanında balık ayıklayıcılar var.
Eğer balık ayıklamayı bilmiyorsan, balık yeme.
Al balığını getir evine temiz temiz ayıkla.
Zaten balıkçılar satacakları beş on kasa balık.
Birde balık ayıklamakla zaman harcıyorlar.
Balık ayıklatmak için adam tutuyorlar.
Yada kendileri balık ayıklamak için uğraşıyorlar.
İnanın öyle tembelleştik ki.
Bir kilo balığı bile ayıklamak istemiyoruz.
Eskiden koskoca balık tezgahlarında en fazla iki üç kişi olurdu.
Şimdi ufacık balık tezgahlarında en az beş altı kişi var.
Tezgahlarda ki balıkların hepsi kar olsa ne olur?
Onların kabahati yok mu?
Tabi ki var.
Aralarında anlaşsalar, balık ayıklamaya son deseler ne güzel olur.
Canı balık isteyen evinde ayıklar.
Nasıl evlerinde balığı kızartıp yiyorlarsa onu da ayıklasınlar.
Bazıları işi daha da yukarılara çıkardılar.
Hazır kızartılmış balık istiyorlar.
O zaman balık pahalı demeyeceksin.
Bastıracaksın parayı paket halinde kızartılmış balığı alıp evine getireceksin.
Eve gidip salata yapmakta var.
Onu da balık kızartılan yerde yaptırıver.
İnanın tembellik ruhumuza işlemiş artık.
Bir balığı bile ayıklamaktan kaçar olmuşuz.
Bizim kuşak bilir eve ayıklanmış balık gelmediğini.
Analarımız ayıklanmış balığı mutfaklarına bile sokmazlardı.
Bu balığı kim ayıklamış?
Elleri temiz mi?
Tuvaletten çıkınca ellerini yıkıyorlar mı?
Bu balığı ayıklayan hasta mı?
Diye sormadan durmazlardı.
Asla evlerinde kendi ayıkladıkları balık olmazsa dışarda ayıklanmış balık istemezlerdi.
Onlar öyle bir kuşaktı.
Balık sezonunda sokaklara balık kokusu yayılırdı.
Kokuyu alan kendini balık tezgahlarının önünde bulurdu.
Balık sezonu bitene kadar balık kokusu sokaklardan çıkmazdı.
Bana göre o günlerde balık kültürü vardı.
Mesela rakı balık.
Balık ekmek soğan.
Ne diyelim.

KABADAYILIKTA KALLEŞLİĞE YER YOKTUR

Ben bu yaşa geldim kabadayı ayağına yatanı çok gördüm.
Bir tanesinin yanı başında çatapat patladı attı kendini yere.
Bir hafta korkudan sokağa çıkmadı.
Çatapat neresinde patladıysa.
Ben iki tane kabadayı tanırım.
Eline beline dile sahip olan.
Garibanın elinden tutan.
Kalleşliği sevmeyen.
Yapacağını yüz yüze yapardılar.
Kimsenin karısına kızına kötü gözle baktıklarını hiç görmedim duymadım.
Birisi Bakkal Kemal habipoğlu
Birisi de Tahir Avcı.
İkisini de çok severdim.
Allah mekanlarını cennet eylesin.
Elleri ağır adamlardı.
Bir tokatta adamı bayılttığını gördüm.
Tahir Avcı fakir babasıydı.
Karpuzculuk, balıkçılık peynircilik yaptı.
Çok kere battı, çok kere battığı yerden çıktı.
Borç verirdi paran olduğu zaman verirsin olmazsa helal olsun derdi.
İşte ben böyle insanlara kabadayı derim.
Adam gibi adamdılar.
Şimdi bakıyorsun beş altı kişi bir olmuş garibanı indirmişler yere.
Teke tek kimsenin karşısına çıkamazlar.
Sadece uzaktan köpek gibi ulurlar.
Belinde silah olursa en korkusuz cengaver onlar.
İşin açıkçası yukarıda kiler kabadayı.
Aşağıda bahsettiklerim.
Çapaçulcu.

Zonguldak HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karar67.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.