TTK'dan çıkarı olanlar cırlıyor

TTK'DAN ÇIKARI OLANLAR CIRLIYOR

TTK'nın genel müdürlüğünü gidin bir araştırın.
Kaç tane genel müdür yardımcısı var?
Kaç tane daire başkanı var?
Kaç tane şube müdürü var?
Sayısını genel müdüre sorarsanız inanın belki de o bile bilmez.
Bir de 65 yaşını bekleyip hiç bir işe yaramayanları saymıyorum.
Kapılarda ki hizmetlileri.
Genel müdürlük garajında ki şoförler.
TTK öyle bir hantal yapıya varmış ki düzeltmeye kalk düzeltemezsin.
Sendika ne yapıyor?
Sözleşme zamanı sözleşmelere at imzayı sonra yat aşağı.
Gelsin işçilerden sendika aidatları.
Alınsın lüks araçlar.
Yensin içilsin gezilsin.
Yani herkesin çıkarı var.
Sendika, Genel müdür ve çalışanlar.
Bazıları bu binada ne iş yaptığını bile bilmiyor.
65 yaşını bekleyenler ellerinde bulmacası olan gazeteyle işe gelir paydosa kadar bulmacaları çözer sonra evine gider.
Eskiden örgücüler çoktu.
Şimdi Twitter, Facebook, Tik tok gibi sitelere takılıyorlar.
Başlarını telefonlarından kaldırmıyorlar.
Bizim rahmetli patronumuz vardı eskiden.
TTK için "Devlet çiftliği" derdi.
Çekici, keseri, şakuli bilmeyen inşaat daire müdürlerini de gördü bu bina.
Adam yüksek elektronik mühendisi piriz tamiri için elektrikçi çağırırdı evine.
Biz bunları da gördük.
TTK'da sekiz binin üstünde işçi çalışıyor.
Bunların çalışması için.
Genel müdürlük devrede.
Müessese müdürlükleri devrede.
İşletme müdürlükleri tüm yukarıda saydıklarımın görevini yapıyor zaten.
Bu işletmelerde çalışanlar bunlara bakıyor.
Bunlar yetmiyor sendikayı da lüks içinde yaşatıyorlar.
Nazım Hikmet ne güzel de yazmış.
KARAMANCAR !

Deniz kıyısında bir dağ.

Dağın güzel sırtlarında villalar.

Eteklerinde mağaralar.

Villalarda patronlar,

mağaralarda, madenci adamlar.

Patronlar ama ne patron!

Çoğu ecnebiler, kravat-papyon.

içlerinde Rumlar,

maden içerisinde kader-daşlar.

Soydaşlarıyla cephede boğuşanlar

"Rafine" Greklerin muhteşem villasında

Zonguldaklı aydınlar...

Her ne münasebetle, bizi davet ettiler.

Sofrada kuş sütünden başka her şey var.

Havyarından, şampanyasına kadar...

Bey kıyafetli uşaklar,

prostela hizmetçiler,

görülmemiş yemekler,

içilmemiş içkiler...

Şehrin alt kısmında,

madenci işçiler,

taş devrinde gibiler,

O zamandan aklımda kaldı:

Sabah akşam ha babam tok,

Karamancar yiyoruz.

Sebze denemez, deve dikeninden

kömür kadar kara bir ot.

Dekorlar ve insanlar karşısında utanıyoruz...

Nazım Hikmet Ran


Yukarıdakiler lüküs hayat, aşağıdakiler ölüm korkusu kömür kokusu.
Yukarıdakiler TTK' nın özelleşmesinden çok korkuyorlar.
Ödleri patlıyor.
Aşağıdakilerin umurlarında değil her halukarda işlerine devam ederler.
Bekleyelim bakalım ne olacak.
Aşağıdakiler için ne hayırlıysa o olsun.
Amin.