Eşinin peşinden ağlamayan kadınlar
EŞİNİN PEŞİNDEN AĞLAMAYAN KADINLAR
Ekseriyetten görücü usulüyle evliliklerde görülür.
Tabi ki şimdi böyle durumlar çok nadir görülür.
Geçmiş zamanlarda kadınlar çok eziyet görürlerdi.
Kocasından tutunda kayınperi bile gelinlerini döverlerdi.
Bu dövme olayına kaynana ve görümcede dahil olurdu.
Başlık parasını verdik, o artık bizim malımızdır düşüncesini taşırlardı.
Her türlü kötü muamele yapılırdı.
Babasının evine geri dönse babaları tarafından geri gönderilirdi.
Kız babasıyla erkek babası kahvehanelerde görüşür başlıkta anlaşırlarmış.
Kız ve erkek bir birileri hiç görmeden evlenirlermiş.
Bir birlerini ilk akşam görürlermiş.
Eve gelin değil, tüm ağır işlerde çalışacak biri lazımmış.
İşte kadınlarımızın çektiği zulümler.
Daha eskilere gidersek eğer.
Erkek para kazanıp eve bakardı.
Kadın bağ bahçe tarla sürer hayvancılık yapardı.
O zamanlar SGK kurumu yokmuş anlatılanlara göre.
Adam ölürse kaç tane çocuğu olursa olsun kadını başkaları kaçırır başka birilerine satarmışlar.
Açıkçası dul kadınlar pazarı kurulmuş o zamanlar.
Dul kadınlar bahçe ve tarladan başkaları tarafından dövülerek alınıp başka yerlere götürülürmüş.
Bunları da büyüklerimizden duyduk.
Geçenlerde orta Anadolu'nun bir köyünde yapılan röportajı ve çekimleri seyrettim.
Muhabir kadına soruyor " Teyze amca nerede" diye.
"Gitti diyor"
Muhabir "Ne zaman gelecek" diyor.
Kadın" Hiç gelmeyecek, öldü gitti" diyor.
Gülerekten.
Muhabir "teyze çok üzülmüşsündür başın sağ olsun "diyor.
Kadın " Başım sağ olsun ama hiç üzülmedim" diyor.
Muhabir "kocanı hiç sevmedin mi" diye soruyor.
Kadın "Beni her gün döven söven insanı nasıl seveyim" diyor.
Kadın çektiği çileyi tek tek anlatıyor.
Babasının onu nasıl sattığını bağda bahçede nasıl köle gibi çalıştığını bir bir anlatıyor.
Yaşının 60 olduğunu ölene kadar biraz ben gün süreyim diyor.
Ölen için böyle sevinilir mi?
Tabi ki sevinilir.
Çektikleri eziyetten kurtuluyorlar.
Onun için anne ve babalar çocuklarınızı okutun.
Hele hele kız çocuklarını.
Kendi ayakları üstünde durmasını öğrensinler.
Kendilerini ezdirmesinler.
Yönetilen değil yöneten olsunlar.
Anneler her zaman yöneten olur.
Benden şimdilik bu kadar.
Sağlıcakla kalın.