BEÜ İletişim Dekanından MHP'ye sert eleştiri!

SİYASET 27.09.2018 - 19:28, Güncelleme: 05.11.2020 - 18:10 3583+ kez okundu.
 

BEÜ İletişim Dekanından MHP'ye sert eleştiri!

Bületn Ecevit Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığına atanan Prof. Dr. Seyfullah Kara, Karabükanahaber.com sitesinde kaleme aldığı köşe yazısında MHP’nin af teklifini eleştirdi. MHP’nin gizli bir tarafından sabote edilmeye çalışıldığını ifade eden Kara, “Ak Parti uluslararası ilişkilerde bile bu kadar sıkıştırılmamıştır. Bu sıkıştırılmışlığı aşmanın sadece bir tek yolu var. O da, Sayın Bahçeli’nin, partisini sabote etmek isteyen bu gizli eli anlayıp, “Af ısrarımızdan vazgeçiyoruz. Sonuçta Türkiye’nin en önemli meselesi bu değil” diyerek, “af” teklifini geri çekmesi” ifadelerini kullandı. Bilim adamı Prof.Dr. Seyfullah Kara’nın siyaset yapması ve MHP’yi hedef alması ise bazı kesimlerden tepki çekti. MHP’nin seçim beyannamesinde yer alan ‘af’ taslağı noktasında AK Parti’nin sıkıştırıldığını iddia eden Kara’nın o yazısı; MHP tam da milletin takdirini kazanmaya başlamışken, tam da son iki üç yıldır aldığı bütün kararlarda milletin desteğini arkasında hmişken, birtakım mihrakların kendisini bütün yok etme çabalarına karşın, tam tersine, güçlenmesini devam ettirmişken… Evet, devleti ve milleti kuşatma ihanetleri karşısında durduğu siyasal pozisyonun millet de tam da karşılığını bulmaya başlamışken… Bir el, tespit edilemeyen gizli bir el ısrarla MHP’nin millet nezdinde kazandığı bu kazanımları sabote etmek istiyor. MHP’yi çeşitli entrikalarla ele geçiremeyenler, şimdi “af” dayatmasıyla onu bitirmek istiyorlar. Ve tabi milletvekili sayısı itibarıyla ona mahkûm olan Ak Parti’yi de. Af dayatmasını kabul etse bir türlü, etmese başka bir türlü. Sakal-bıyık misali. Dersini çalışanlar iyi çalışmışlar doğrusu. Bir taşla birkaç kuş vurmak diye buna denir. Ak Parti “hayır” dese, müttefikiyle arası açılacak; evet dese, milletle arası açılacak, kesin. Ak Parti uluslararası ilişkilerde bile bu kadar sıkıştırılmamıştır. Bu sıkıştırılmışlığı aşmanın sadece bir tek yolu var. O da, Sayın Bahçeli’nin, partisini sabote etmek isteyen bu gizli eli anlayıp, “Af ısrarımızdan vazgeçiyoruz. Sonuçta Türkiye’nin en önemli meselesi bu değil” diyerek, “af” teklifini geri çekmesi. Böylece iki müttefiki karşı karşıya getirenler hüsrana uğrayacaklardır. Çünkü şaka değil, gerçekten Ak Parti çok ama çok derin yara alır. Bu teklife müttefikliği düşünmeksizin “hayır” demesi gerekir ki, şu andaki pozisyonu bunu gösteriyor. MHP’ye gelince, her zamanki kemikleşmiş oylarını elbette muhafaza eder; Ancak, onun ötesine geçme imkânını yakalamışken, zinhar artık bunu başaramaz. Çünkü milletin en hassas olduğu nokta “af” meselesidir. Ve en fazla tepki gösterdiği husus da suç işleyenlere işlememiş muamelesi yapılarak mağdurların feryadına kulak tıkanmasıdır. Emin olun, geçim sıkıntılarını bile bu kadar dert edinmeyen millet, bu facia karşısında birdenbire hak, hukuk, adalet duygularının harekete geçmesiyle sevgisini nefrete dönüştürüverir. Ortada ne MHP kalır, ne Ak Parti. Bizden söylemesi.   Bu nedenle MHP, enine boyuna düşünerek, içine düştüğü tuzağı bozmak zorundadır. Üstelik bu tuzak sadece kendisini değil, kendisiyle birlikte müttefikini de bitirir. Gizli elin zekâsını tebrik etmek gerekir. Dâhiyane bir hamle çünkü. Dediğimiz gibi, bu hamleyi boşa çıkaracak tek kişi de Sayın Bahçeli’dir. Denilirse ki, “Hapislerde masum olduğu düşünülen insanlar var. Onlar için bu af gerekli”. Bunun yolu af değildir. Haksız yere hapse girdiğini düşünenlere tekrar ve başka mahkemelerde farklı savcı ve hâkimler önünde yargılanma yolunu açarsınız, olur biter.   DEVLETE KARŞI İŞLENMİŞ SUÇLARI KİM AFFEDEBİLİR?! Hemen burada şunu ifade edelim: Sayın Cumhurbaşkanımızın “af” kapsamında sık sık kullandığı, “Devlete karşı işlenen suçlarda devlet affedici olabilir. Ama, kişilere karşı işlenen suçlarda devletin af yetkisi yoktur” ifadesi var. Bu, doğru bir yaklaşım değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu ifadeyi kullanmaması gerekir. Devlete karşı işlenen suçlar, örneğin, devletin birliğine ve bütünlüğüne yönelik işlenen suçlar, nasıl devlet tarafından affedilebilir. Devlet dediğimiz şey, nedir? Devlet, aynı toprak parçası üzerinde bir araya gelmiş bir toplumun/milletin, her bir ferdinin ahenkli bir biçimde huzurla yaşamasını sağlamak amaçlı kurulmuş organizasyonlar bütünüdür. Bu nedenle, oluşmasında ve devam etmesinde bütün bir milletin her bir ferdinin çabası, fedakârlığı ve alın teri vardır. Onun yokluğuyla veya zaafa düşmesiyle millet darmadağın olur. Dolayısıyla, ona yönelen her bir yıkıcı eylem, doğrudan milletin şahdamarına yönelmiş olur. Bu nedenle de, asıl devlete karşı işlenen suçları, devlet dediğimiz soyut kavramdan ibaret olan, ama organizasyonlar bütününü ifade eden tüzel kişilik affedemez; ortaya çıkaracağı ve milleti tahrip edecek sonuçları itibarıyla tam da ona karşı işlenen suçları, ancak ve sadece milletin bizzat kendisi affedebilir. Bunun anlamı ise, devlete karşı işlenmiş suçlarda referanduma sunulmayan “af” teklifi, milletin çabasına, fedakârlığına ve alın terine karşı yapılmış büyük bir haksızlık olacaktır. Bu bakımdan, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu söylemini tekrar gözden geçirmesi ve buna göre bir söylem geliştirmesi, devletin asıl sahibi olan milletimizi de rahatlatacaktır.      

Bületn Ecevit Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığına atanan Prof. Dr. Seyfullah Kara, Karabükanahaber.com sitesinde kaleme aldığı köşe yazısında MHP’nin af teklifini eleştirdi. MHP’nin gizli bir tarafından sabote edilmeye çalışıldığını ifade eden Kara, “Ak Parti uluslararası ilişkilerde bile bu kadar sıkıştırılmamıştır. Bu sıkıştırılmışlığı aşmanın sadece bir tek yolu var. O da, Sayın Bahçeli’nin, partisini sabote etmek isteyen bu gizli eli anlayıp, “Af ısrarımızdan vazgeçiyoruz. Sonuçta Türkiye’nin en önemli meselesi bu değil” diyerek, “af” teklifini geri çekmesi” ifadelerini kullandı.

Bilim adamı Prof.Dr. Seyfullah Kara’nın siyaset yapması ve MHP’yi hedef alması ise bazı kesimlerden tepki çekti. MHP’nin seçim beyannamesinde yer alan ‘af’ taslağı noktasında AK Parti’nin sıkıştırıldığını iddia eden Kara’nın o yazısı;

MHP tam da milletin takdirini kazanmaya başlamışken, tam da son iki üç yıldır aldığı bütün kararlarda milletin desteğini arkasında hmişken, birtakım mihrakların kendisini bütün yok etme çabalarına karşın, tam tersine, güçlenmesini devam ettirmişken…

Evet, devleti ve milleti kuşatma ihanetleri karşısında durduğu siyasal pozisyonun millet de tam da karşılığını bulmaya başlamışken… Bir el, tespit edilemeyen gizli bir el ısrarla MHP’nin millet nezdinde kazandığı bu kazanımları sabote etmek istiyor. MHP’yi çeşitli entrikalarla ele geçiremeyenler, şimdi “af” dayatmasıyla onu bitirmek istiyorlar.

Ve tabi milletvekili sayısı itibarıyla ona mahkûm olan Ak Parti’yi de. Af dayatmasını kabul etse bir türlü, etmese başka bir türlü. Sakal-bıyık misali.

Dersini çalışanlar iyi çalışmışlar doğrusu. Bir taşla birkaç kuş vurmak diye buna denir. Ak Parti “hayır” dese, müttefikiyle arası açılacak; evet dese, milletle arası açılacak, kesin.

Ak Parti uluslararası ilişkilerde bile bu kadar sıkıştırılmamıştır. Bu sıkıştırılmışlığı aşmanın sadece bir tek yolu var. O da, Sayın Bahçeli’nin, partisini sabote etmek isteyen bu gizli eli anlayıp, “Af ısrarımızdan vazgeçiyoruz. Sonuçta Türkiye’nin en önemli meselesi bu değil” diyerek, “af” teklifini geri çekmesi.

Böylece iki müttefiki karşı karşıya getirenler hüsrana uğrayacaklardır.

Çünkü şaka değil, gerçekten Ak Parti çok ama çok derin yara alır. Bu teklife müttefikliği düşünmeksizin “hayır” demesi gerekir ki, şu andaki pozisyonu bunu gösteriyor.

MHP’ye gelince, her zamanki kemikleşmiş oylarını elbette muhafaza eder; Ancak, onun ötesine geçme imkânını yakalamışken, zinhar artık bunu başaramaz. Çünkü milletin en hassas olduğu nokta “af” meselesidir. Ve en fazla tepki gösterdiği husus da suç işleyenlere işlememiş muamelesi yapılarak mağdurların feryadına kulak tıkanmasıdır.

Emin olun, geçim sıkıntılarını bile bu kadar dert edinmeyen millet, bu facia karşısında birdenbire hak, hukuk, adalet duygularının harekete geçmesiyle sevgisini nefrete dönüştürüverir. Ortada ne MHP kalır, ne Ak Parti. Bizden söylemesi.  

Bu nedenle MHP, enine boyuna düşünerek, içine düştüğü tuzağı bozmak zorundadır. Üstelik bu tuzak sadece kendisini değil, kendisiyle birlikte müttefikini de bitirir. Gizli elin zekâsını tebrik etmek gerekir. Dâhiyane bir hamle çünkü.

Dediğimiz gibi, bu hamleyi boşa çıkaracak tek kişi de Sayın Bahçeli’dir.

Denilirse ki, “Hapislerde masum olduğu düşünülen insanlar var. Onlar için bu af gerekli”.

Bunun yolu af değildir. Haksız yere hapse girdiğini düşünenlere tekrar ve başka mahkemelerde farklı savcı ve hâkimler önünde yargılanma yolunu açarsınız, olur biter.

 

DEVLETE KARŞI İŞLENMİŞ SUÇLARI KİM AFFEDEBİLİR?!

Hemen burada şunu ifade edelim: Sayın Cumhurbaşkanımızın “af” kapsamında sık sık kullandığı, “Devlete karşı işlenen suçlarda devlet affedici olabilir. Ama, kişilere karşı işlenen suçlarda devletin af yetkisi yoktur” ifadesi var.

Bu, doğru bir yaklaşım değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu ifadeyi kullanmaması gerekir. Devlete karşı işlenen suçlar, örneğin, devletin birliğine ve bütünlüğüne yönelik işlenen suçlar, nasıl devlet tarafından affedilebilir.

Devlet dediğimiz şey, nedir?

Devlet, aynı toprak parçası üzerinde bir araya gelmiş bir toplumun/milletin, her bir ferdinin ahenkli bir biçimde huzurla yaşamasını sağlamak amaçlı kurulmuş organizasyonlar bütünüdür. Bu nedenle, oluşmasında ve devam etmesinde bütün bir milletin her bir ferdinin çabası, fedakârlığı ve alın teri vardır. Onun yokluğuyla veya zaafa düşmesiyle millet darmadağın olur. Dolayısıyla, ona yönelen her bir yıkıcı eylem, doğrudan milletin şahdamarına yönelmiş olur.

Bu nedenle de, asıl devlete karşı işlenen suçları, devlet dediğimiz soyut kavramdan ibaret olan, ama organizasyonlar bütününü ifade eden tüzel kişilik affedemez; ortaya çıkaracağı ve milleti tahrip edecek sonuçları itibarıyla tam da ona karşı işlenen suçları, ancak ve sadece milletin bizzat kendisi affedebilir.

Bunun anlamı ise, devlete karşı işlenmiş suçlarda referanduma sunulmayan “af” teklifi, milletin çabasına, fedakârlığına ve alın terine karşı yapılmış büyük bir haksızlık olacaktır.

Bu bakımdan, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu söylemini tekrar gözden geçirmesi ve buna göre bir söylem geliştirmesi, devletin asıl sahibi olan milletimizi de rahatlatacaktır.    

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karar67.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.